DİĞER
"Bulut, evrenin sonsuz büyüklüğünün yarattığı boşluğa, bilinmeyenin, dile gelmeyenin yarığına düşürülmüş ince bir dolgu, dile gelmenin öncesindeki buğu, bir türlü yakalanmayacak mana arayışının izleri, yol işaretleri yahut nazik kırılgan çabaları olarak okunmaya müsaittir."
“Eagleton’a göre yapısalcılık gönderge ile göstergeyi birbirinden koparmıştı. Post-yapısalcılık ise gösteren ile gösterileni birbirinden koparır. Bu kopuşla birlikte anlam kayganlaşan, askıya alınan, gelmekte olan bir şeye dönüşür.”
“Kitaptaki her öykü benim için yokuş tırmanmak gibiydi. Büyük çoğunluğu başlarken düşündüğüm gibi bitmedi. Yakınlaştıkça, tırmandıkça değişti. Hepsinin aynı dili kullandığı muhakkak ama her biri ayrı bir aksanla yazıldı. Bu yüzden yokuş aynı olsa da aksanı farklı…”
"Fuchs gibi Marksist araştırmacılara eleştiriler şu yöndeydi: Sosyal medya üretketicileri (prosumer), Marksist emek değer teorisi açısından değerlendirilemez. Bunun yerine, yaptıkları duygulanımsal üretimin ranta dönüştürülen ve reklamverenlere satılan bir müşterek alanı olarak görülmesi gerektiği dile getirildi. Burada bir tıkanma yaşanıyor. Sömürü var mı yok mu?"
Sosyalizm, demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi meseleler gündeme geldikçe yerinden yekinip hemen tavır alma lüzumunu duyan arkadaşların hiçbiri ama istisnasız hiçbiri, kadının uluorta aşağılanmasını protesto etmeyi getirmez hatırına
Ersan Üldes'in yeni kitabı Hindi'nin Ruhu raflardaki yerini aldı. Üldes: Ne yazık ki en çok öne çıkarılan şey, yazar kutsalı; varsa yoksa yazarın hikâyesi... Metinler üzerinden düşüneceğimiz döneme ne zaman geçeriz? Ümitsizim.
© Tüm hakları saklıdır.